Eski tescilli güzellerden oyuncu Hande Subaşı, son olarak 'Leyla' dizisinde oynamıştı. 1984 yılında Ankara'da dünyaya gelen Hande Subaşı, orta ve lise eğitimini Ankara'da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümünden mezun oldu. Adak ve Kuşdili gibi dizilerle oyunculuk hayatına başlayan Subaşı, 2009 yılında Gelecekten Bir Gün ve Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği Güneşi Gördüm filmlerinde oynadı. Yıllar içinde Elde Var Hayat, Anadolu Kartalları, Düşman Kardeşler, Merhamet ve Diriliş Ertuğrul dizisinde oynadı. Hande Subaşı bu dizide "Aykız" karakterini canlandırmıştı. 2017-2018 yıllarında Bahtiyar Ölmez dizisinde "Aylin" rolünü üstlenmişti. Tecrübeli oyuncuyla sizler için söyleştik...
Uzun yıllardır kamera karşısındasınız. Birçok dizi ve uzun metrajlı filmde yer aldınız. başarılı bir oyunculuk geçmişiniz var. Mesleğinizdeki güçlü duruşunuzu da biliyorsunuz. Bu sürece dair bize ne söylersiniz?
Aslında insanı göründüğü haliyle değerlendirmek, bazı kanılara varmak çok kolay; ancak, insanın görünen yüzünün arka planı çok karmaşık ve kalabalık. Soruyu ve benimle ilgili yorumunuzu gelince... Evet, övünülesi bir şey veya çok tatmin edici bir özellikmiş gibi ruhumu okşadı fakat güçlü olmak ve hep güçlü adımlar atmak hayat içerisinde sürekliliği olamayan ve belki de çok da makbul bir şey değil.
Neden böyle diyorsunuz?
Evet, bu ülkede yaşayan bir kadın olarak güçlüyüm diyebilirim ama her insan gibi ben de yıllardır kendi içimde birçok şey yaşadım -ki beni ben yapan veya güçlü olmaya sevk eden de yıllar içinde kimi zaman verdiğim yanlış tepkiler, kararlar, güçsüz düştüğüm anlardı. Güçlü görünmek güzel; ancak, hep bu sorumlulukta yaşamak ve hiç tökezlememeye çalışmak da insanın kendine yüklediği en ağır özellik. Yani, güçlü görünmemin ya da olmamın arkasındaki en büyük sebep, bazen de yaptığım hataları ve baş edemediğim anları kabullenmek olabilir.
HEP GÜZEL GÖRÜNME ÇABASI ÜZÜCÜ
Sosyal medya güzellik anlayışımıza da bitmek tükenmek bilmeyen filtreleriyle müdahale etti. Bunun sonu nereye varacak?
Çağın getirdikleri diyelim… Ruhen adapte olmakta ve ayak uydurmakta oldukça zorluk çekiyorum. Ben kasetleri kurşun kalemle sardığımız, birbirimize mektup yolladığımız hatta cep telefonu ilk çıktığında olay olan bir dönemde büyüdüm. Yaş aldıkça bazı şeylerin ne kadar manasız ve gereksiz olduğuna karar verirken, teknoloji inanılmaz bir hızla gelişerek bana ters argümanlarla geliyor. Sosyal medya da teknolojiyle hayatımıza etkin bir giriş yaptı. İnkâr edip yok saymak imkânsız. Kabul etmek lazım ki şu yaşadığımız çağda getirileri de çok fazla ancak, ben ünlülerin isimlerinin bulmacalarda çıktığı bir dönemde ünlü olmuş biri olarak bu sistemi kabullenemiyorum. Benim güzellik algım doğallıktan ve gerçekçilikten yana. İnsanların ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda kişisel müdahalelere karşı katı bir tutumum da yok açıkçası ama gencecik insanların kendini buna kaptırmış olması, aslında maalesef hepsi aynı olmuşken farklı görünme çabalarına üzülüyorum.
DOĞAL VE SAHİCİ OLMAK
Siz ise doğal halinizle dikkat çekiyorsunuz. Doğal kalmak bir cesaret mi, tercih mi, yoksa bir yaşam felsefesi mi?
Bana göre hepsi! Tabii bu sektörün içinde olan biri olarak bu yorum ne kadar sahici olur, onu da bilemedim şu an… Mesleğim gereği politik ya da olduğumdan ve hissettiğimden farklı görünmem gereken zamanlar elbette oluyor; ama yaşam felsefemde de özel hayatımda da, sonuçları ne olursa olsun, olabildiğince doğal ve sahici olmak var. “Ben böyleyim, beni sevip kabul eden böyle sevsin, istesin” gibi tepeden bir yerden söylemiyorum ama olduğun gibi kabul görmek ve sevilmek her tür ilişki için daha sağlıklı diye düşünüyorum.
OYUNCULUK MACERAM KARADENİZ'DE BAŞLADI
Setlerdeki ilk tecrübelerinizi hatırlıyor musunuz?
Tabii ki hatırlıyorum. Türkiye güzeli seçildikten sonra ekranların kapısı da açıldı haliyle. Yıl 2006, kışın ortası… İlk dizim “Kuş Dili”; Yağmur Ajans (rahmetli Osman Yağmurdereli) ile Uzungöl’de çekimlerine başladığımız, Müjde Ar, Selçuk Yöntem gibi çok kıymetli oyuncu büyüklerimle çalıştığım maceram. Müjde ablanın, yıllar önce Almanya’dan aldığı yün atletini çok soğuk olduğu için bana vermesi (hâlâ duruyor), karlı günlerde araçların ulaşamadığı çekim yaptığımız evden gece paydos edince poşetleri kızak niyetine altımıza alıp kayarak ana yola inişimiz… Orada yaşayanların bizlere gösterdiği yakınlık, kemençeli horon teptiğimiz akşamlar… Hepsi dün gibi. Uzungöl’ün şu an geldiği durumu gördükçe içim sızlasa da, o gencecik yaşımda benim için çok değerli anlardı.
Oyunculuk artık dijital mecralarda görünürlükle de ölçülüyor. Sizihn bu noktada özel bir çabanıtz var mı?
Tabii ki yine çağın getirdikleri bu mesele de. Her şeyde olduğu gibi sektördeki denklemler de değişiyor. Yıllardır dünyada da böyle. Show business dediğinizde işin içine para, reyting, reklam gelirleri giriyor ve ona göre bir oyun kuruluyor. Popülerlik veya kazanç, şu an sosyal medya yani dijital dünya üzerinden ilerliyor.
HAYATA OLUMLU BAKMAK LAZIM
Hayat felsefeniz hangi cümleyle ifade edilebilir?
“Vardır bir hayır…” Öyle bakmaya çalışıyorum, çünkü hayatta her şeyin ama öyle, ama böyle bir sebebi olduğuna derinden inanıyorum.
Ya ilham aldığınız şeyler!..
Benim bakış açımla ya da değerlerimle uyuşan, benim potansiyelimin üstünde hayran kaldığım, takdir ettiğim ve örnek alabileceğim insanlar. Bu her meslekten olabilir. O kişilerin duruşu, yaklaşımı, doluluğu yaşadığımız bu dünyada bana umut veriyor açıkçası. Bir de özel hayatımda doğayla, özellikle suyla ve tüylü çocuklarımla vakit geçirmek en büyük motivasyonum.
Son olarak geleceği sorayım...
Zaman o kadar hızlı akıyor ki!.. Son dönemlerde, günü kurtarmak hepimizin önceliği oldu. Bir Balık burcu olarak tabii ki hayal kurarım. Mesela aşk dolu, birbirine hâlâ kıymet verdiği aşikâr yaşlı bir çift gördüğümde heves ederim ileride öyle bir ilişkide olmaya.

Yorumlar