Kısa adı UEYM olan Uluslararası Eğitim ve Yazarlar Merkezi tarafından organize edilen, 'Avrupa'da Anadil ve Kimlik Mücadelesi' konulu toplantı, Duisburg-Wasserturm'da yapıldı. Toplantıda söz alan konuşmacılar, ''Anadil için özel çaba sarfedilmeli. İnsan anadilini hangi dilde konuşuyorsa kendini o topluma adapter eder. Anadilini kaybeden çocukların kimliği kaybolur. Kimliğimizi koruyalım'' dediler.
Programın açılış konuşmasını yapan UEYM Genel Sekreteri Kübra Sancak, ''kendi anadilini öğrenip diğer lisanlara geçilmeli. Başka dillerde iletişim kurmak zor. Kendi anadilinde kurduğun iletişim ile diğer lisanlardaki iletişim farklı oluyor. Toplum olarak köklü bir dile ve kültüre sahibiz. Rüyalarını kendi anadiliyle göremeyen çocuklar kaybolmuş demektir. Anadil kimlik ve bunu kaybetmeyelim. Lisanımıza bağlı kalarak, kalıcı olduğumuz toplumda Almanca’yı da iyi derecede öğrenmeliyiz'' şeklinde konuştu.
Bilinçli çocuk, bilinçli ailede yetişir
Yazar ve Psikolojik Danışman Kübra Hülya Arıcı-Sorrentino (UEYM), ailedeki iletişim konusuna değinerek, ''gençlerle birlikte olunuz. Çünkü gelecek onların elinde olacak. Anne ve baba sevgisi iyi ayarlanmalı. Baba işi gereği dışarıdaki bağlantıyı sağlar. Anne ise hep evde çocukla birlikte olandır. Bunun için fıtratı gereği sevgileri ve alanları farklıdır. Çocukları dinleyin. Ebevyenlerde sevgiyi tam olarak göremeyen çocuklar, aradığını başkalarında bulmak için dışarıya bakar. Çocukların fikirlerine başvurun ve kendi fikrinizi de söyleyin. Bilinçli ailelerin birlinçli çocukları olur. Çocukların sıkıntılarını birlikte çözmek, eğitimine destek olmak için çaba sarfedin'' şeklinde konuştu.
Kimlik ve aidiyet önemli
Programa konuk olarak katılan Güleser Topuz, ''yurt içinde ve yurt dışında aile toplulukları her yerde var. Şu sosyal medya akımı her yerde sorun. Yurt içindeki yozlaşma daha fazla. Yurt dışındaki gençler örf ve adetlerine daha bağlı. Burada yurt dışındaki Türk ebevyenleri tebrik ediyorum. Neymiş efendim 'GURBETÇİ'.. Yok artık, Avrupa'da yerleşik bir 'Yurtdışı Türkler'i var. Geçmiş dönemlerde Türk kuruluşları vardı. İnançla ilgileri yoktu fakat; Türkçe odaklı çalışarak toplumu bir arada tutumaya çalışırlardı. Daha sonraları DİTİB, IGMG, ATİB ve daha değişik inancına bağlı kuruluşlar Avrupa'da kendilerini gösterdiler. Bu kuruluşlar kültürümüzü korumak için çalıştılar. Kültür emperyalizmi her zaman devrededir. Asimile projeleri hep tehdit olarak gündemdedir. Kendi ananelerimizden yani kültürümüzden taviz vermemeliyiz. İnancımıza daha sıkı sarılmalıyız. Anadiimize sahip çıkmalıyız. Türkçe zengin bir dildir. Bunu öğrenmeyen çocuklar hep baskı altında kalır. Kimlik ve aidiyet bilinmeli. Ebevyenler çocukları ile ilgilenmeli. Çocuklar kaybolursa herşeyimiz kayboldu demektir'' şeklinde görüşlerini belirteen Güleser Topuz, 'Yüzyılın Gençleri' adında bir dernek kurduğunu ve gençlerin buaray katılmalarını tavsiye etti. Toplantı birlikte yenen yemek ile sohbeti ile sona erdi. HABER: Ali Osman DOĞAN RESİM: Hayrettin ÖZCAN / DUP AJANS / DUISBURG
Yorumlar