Annesinin kökeni Kırım Tatarı, baba tarafı Trabzon - Rizeli olan Tuvana Türkay gerçek bir Karadeniz melezidir. 34 yaşındaki oyuncu, üniversitede sinema - televizyon eğitimi aldıysa tercihini kamera önü olarak belirledi. İlk kez 2009 - 2010 yıllarında yayınlanmaya başlayan TRT dizisi Ayrılık dizisiyle adını duyuran oyuncu, bir yıl sonra Yer Gök Aşk dizisinde 'Bade Palalı' karakterini canlandırdı. Daha sonra 'Kara Para Aşk' dizisinde 'Bahar Çınar' karakteriyle dizi sektöründeki yerini sağlamlıştırdı. Bir ara şarkıcılık denemeleri de yapan Tuvana Türkay, 'Nakş-ı Dil Sultan', 'Oyunbozan', 'Deli Gönül', 'Kızlarım İçin', 'Yasak Elma', 'Kağıt Ev', 'Çember' ve Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi' gibi dizilerde rol aldı. Türkay, 'Eksik Sayfalar', 'En Güzeli', 'Güvercin Uçuverdi', 'Bizans Oyunları: Geym of Bizans', 'Somuncu Baba Aşkın Sırrı', 'Sen Sağ Ben Selamet', 'Olanlar Oldu', 'Bir Nefes Yeter', 'Ağır Romantik', 'Murat Göğebakan: Kalbim Yaralı', 'Emanet', 'Karanlıktan Kaçış' ve 'Yakında' gibi uzun metrajlı filmlerde oynadı. Son olarak yaz vizyonunda seyirciyle buluşan 'Karanlıktan Kaçış' adlı uzun metrajlı filmde izlediğimiz başarılı ve çalışkan oyuncu ile siz okurlarımız için söyleştik...
Başarılı bir oyuncusunuz. Oyunculuğun sizin için anlamı nedir?
Başardığımı söylediğiniz iş, benim mesleğim, ekmek paramın sebebi. Bu yüzden mesleğimi büyük bir saygı, sevgi ve özveriyle yürütüyorum. Başka bir iş de yapsam, aynı şekilde düşünür ve yapardım. Bir şeyi gerçekten severseniz o da size elini uzatır. Oyunculuk benim için böyle bir uğraş oldu hep.
İşten vakit bulduğunuzda neler yapar, neler düşünürsünüz?
O pek öyle olmuyor. İş hep var ama ben şu sıralar en dingin, hayatı olduğu gibi kabullenmiş dönemimdeyim. Kendimle barışığım ve bu yüzden de önceliği kendime veriyorum.
Nasıl?
Her şeyden önce kendime sıkı sıkı sarılarak. Kendimi bir çocuk gibi karşıma oturtup sorular soruyorum. Tanımaya anlamaya çalışıyor, dinliyorum. Ne eksik ne isterdin? Seni neler mutlu ediyordu, neler mutsuz edebilir?.. Dediğim gibi çalışmak hep var, çalışıyor üretiyorum. Filmler diziler peş peşe geliyor, daha ne olsun.
Birçok iddialı dizide ve başarılı rol aldınız. Sizi kendisine en çok bağlayan, en çok beğendiğiniz yapım hangisiydi?
Hepsinde ayrı bir emek var ve hepsinin tadı başka. Her birinde farklı bir karakteri canlandırıyorsunuz. Bu bile başlı başına heyecan veren bir şey. Şöyle bakıyorum geçmişe, hiç birbirini tekrar eden projelerde yer almamışım. böyle yaparsanız ne şevkiniz ne de heyecanınız eksilir.
Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyûbi, haziran ayında sezon finali yaptı. Bu dizide Victoria'yı oynuyorsunuz. Bize biraz ondan bahseder misiniz?
Şunu hemen söyleyeyim, kurgu bir karakteri değil tarihte yaşamış gerçek birini oynuyorum. Bir kraliçe ve o zamanki şartlarda başlardaki insanların gaddarca sistemleri ve stratejileri düşünüldüğünde elbette kendimle onun arasında benzerlik değerlendirmesini çok sağlıklı yapamıyorum. Azimli biraz da dikbaşlı bir karakter, gözü çok kara. Galiba bu yönden benziyoruz. İnandığım emin olduğum bir konuda ben de çok inatçı biriyim ve bırakın birine söz hakkı tanımak konuşturmam.
Birçok aşka dair yapımda yer aldınız. İnsanın bu temel duygusuna dair ne söylersiniz?
Bir yerlerde çok beğendiğim bir şey okumuştum. "Aşık insan önce kendini kandırır sonra başkalarını. İnsanlar da buna romantizm" der diye bir söz. Aşk yalnızca güvendir, özendir, anlaşılmaktır ve birini anlamak istemektir. Birini duymak değil dinlemek istemektir. Gülüşüyle mutlu, yanında huzurlu olduğunuz biriyle aynı yolu yürümek istemektir.
Size çok yakıştığını düşündüğünüz bir rol oldu mu?
Tabii ki! 'Olanlar Oldu' adlı filminde Aslı'yı oynamıştım. Onun filmin finalinde Zafer Kaptana dönüp gözleri dolu dolu “Ben biraz daha kalayım diyorum kaptan" demesi hala içimi sızlatır. Çok sahici bir sahneydi. Seyircinin o duyguyu yakaladığını düşünüyorum.
Oyuncuların hayalleri vardır. Mesela sizin birlikte oynamak istediğiniz özellikle belirli bir isim ya da proje var mı?
Büyük bir kısmı zaten düşlemektir oyunculuğun. Buna dair birinci şartım farklı bir iş olması. Ama hayallerimi süsleyen işler çekiliyor mu, hayır. İlla ki bir isim ver derseniz Eddie Redmayne ile bir psikolojik gerilim tarzı filmde oynamak isterdim.
Şöhret oyunculuğun ödülü olduğu gibi bazen şeytanı da olabilir. Siz ne düşünüyorsunuz?
Aslına bakarsanız çok tanınıyor olmak hiç bir şey ifade etmiyor benim için. Bunun öyle sanıldığı gibi bir avantajı filan olduğunu da düşünmüyorum, en azından benim için böyle oldu. Bir merakım da yok zaten. Bana şöhretim yüzünden ilgi gösterenler uzak akraba hissi veriyor. Aslında görünür olan siz değilsiniz, işinizdir. Ve bu doğrusudur. Kişi işiyle ve işinin kalitesiyle anılıp değerlendirilmelidir. Beni çok yakınlarım dışında çalışma arkadaşlarım bile tanımaz.
Tanınırlık demişken sosyal medya ile aranız nasıl?
Aslında pek aram yok fakat yaptığım işleri paylaşmak ve beni seven insanlarla iletişimde olmak için faydalı bir kanal. Onun dışında arkadaşlarımla konuşmak için telefon numaralarımız var zaten. Favori uygulamalarım letterbox izlediğim filmler için çünkü unutabiliyorum ve telefonumun notlar bölümü.
Hayat felsefeniz için net bir düşünceniz oluştu mu?
Elbette: Hayal kurmaktan vazgeçme. İyi ya da kötü her şey geçer, bir biçimde üstesinden gelinir. Kalbini temiz tut hayatta her şey insan için. Çaba seni hayatta ve ayakta tutar. Hayatın akışına güvenmek lazım.
Yorumlar