Anadolu'nun yolu ve elektriği olmayan ıssız köylerinden kalkıp Avrupa'nın en önemli sanayi ülkesine çalışma amacıyla gelenlerin başarı hikayesini bilimsel kriterler ile ortaya koyan eser, sürecin 40 yılına şahitlik eden Göç Tarihçisi Dr. Latif Çelik tarafından kaleme alındı. Yüzlerce hikayeden çıkarılan özetler ile, her biri ayrı tarih kokan binlerce resim arasından seçilen, dönemin serüvenini konu alan eseri kaleme alan Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, "Anlatılan hatıralardaki duygusallığı bu kitabın satırlarına yansıtmak mümkün olmasa da Almanya'daki Türk varlığının literatürlerden arşivlere okuyucular ile buluşacak olmasının heyecanını yaşadığımı sevinçle belirtmek isterim” dedi.
1961'de soğuk batı ülkesi Almanya yönüne evrilen insanı hareketliliğin tozlu arşivlerdeki serüvenine ulaşmak için edebiyattan romana, tiyatrodan sinemaya sanatın her dalımdaki yaşanmış hikayelere ulaştığını araştırmacı Dr. Latif Çelik, "Türk Göçünün 60 yıllık serüvenini farklı yönleriyle gelecek nesillere ulaştırılması öncelikle bizim neslin kalem tutan aydınları için önemli bir görev olduğuna inanıyorum," şeklinde konuşuyor.
Yazar Dr. Latif Çelik ile son kitabı "60. Yılında Almanya Türkleri" adlı eseri ve bu alandaki çalışmalarının detaylarını dinlemek için konuştuk…
Soru: Öncelikle sizi tebrik ediyoruz. Genellikle yazarlara "okuyucunuz bol olsun" derler…
Dr. Latif Çelik: Teşekkür ederim, inşallah okurlarımız veya kendi tarihlerini okuyanlar çok olur. Çünkü bu kitap, ilk neslin tarihinin bölük parçalı arşivlerinin bir araya getirilmesini hedefleyen bir kültür tarihi çalışmasıdır.
Soru: Öyle güzel cevap verdiniz ki, bazı sorularımın cevaplarını önceden almış gibiyim. Böyle çalışma yapma fikri nereden çıktı?
Dr. Latif Çelik: Geçtiğimiz yıl Türkler’in Almanya'ya gelişinin 60. yıldönümüydü. Birçok etkinlik düzenlenirken, elbette bir kültür tarihçisi olarak kendi alanımda değişik projeler planladım. Biz de Türkler’in Almanya'daki varlığının belge niteliğinde bir kitapla kayıt altına alınması adına bir kültür tarihi saha araştırması çalışması başlattık.
Soru: Uzun bir çalışma ve yazı süreci oldu sanırım. Bu kadar geniş içerikli bir kitabı ortaya çıkarmak için farklı kurumlarda araştırmak zor olmadı mı?
Dr. Latif Çelik: Başkanlığını yaptığım Kültür, Tarih ve Entegrasyon Enstitüsü'nün ciddi bir tarih arşivi bulunuyor. Benzer konularda çalışmalar ve henüz üzerinde değerlendirme yapmaya firsat bulmadığımız belgeler de mevcut. Öncelikle Almanya’da Federal Çalışma Dairesi, DOMID - Göç Araştırmaları Merkezi ve Münih, Würzburg, Berlin, Stuttgart, Karlsruhe, Hamburg ve Köln şehir arşivlerinde uzun süreli çalışmalar yaptım. Türkiye’de İş ve İşçi Bulma Kurumu, Devlet Demir Yolları arsivleri dışında kesin dönüş yapan 28 kişiyi 25 ayrı şehirde ziyaret ettim. Türk ve Alman arşivlerinden elde ettiğimiz, ancak kitapta yer veremediğimiz 770 resim gelecek projelerde okuyucuyla buluşmayı bekliyor.
Soru: Anlatırken farkediyorum, mesleğinizi çok seviyorsunuz?
Dr. Latif Çelik: Kültür tarihçileri öncelikle samimi, kendi milletinin tarihiyle barışık ve sessizliği seven bilim insanlarıdır. Çok zorluklarla ulaştıkları her belgeyi anlamlandırmak ve istif etmek zorundadırlar. Bizim için annelerin ninnisi veya çocukların şarkısı bile bazı şeyleri ifade edebilir. Kültür tarihi kararlı olmayı, iyi düşünmeyi ve bazen de takdir edilmeyi bekler. Çünkü onlar yorumlayan, anlamlandıran ve zaman tünelindeki nesillerarası yorgun savaşçılardır.
Soru: Tarihçilerin duygusal olduğu söylenir..
Dr. Latif Çelik: Hayır demek istemem. Onların alanına uzak olanların kelam eylemesine kırılırlar. Konuyu anlayamayanların konudan uzak değerlendirmeleri onları çok yaralar. Geçmiş bir dönemin tozlu arşivlerdeki gizemli belgeleri üzerinde yapılan çalışmalara gereken değer verilmediğini hisseden bir kültür tarihçisinin morali aniden kaybolabilir. Araştırmacılığın kendi kendine has kuralları vardır. Bu istifli çalışma sürecinden habersiz değerlendirmeler, bir eserin omurgasının sıkıntılı bir yöne evrilmesine sebeb olabilir. 60 yılın kültürel boyutunu araştıran ve bu izleri okuyucuyla buluşturmayı hedefleyen satırlara sadece 'bir kitap yazma projesi' olarak bakılması, yazarı yazamaz hale getirebilir.