Kılıçdaroğlu'nun Almanya ziyareti


Kılıçdaroğlu'nun Almanya ziyareti

Kalabalik chpAlmanya’nın güzide iki şehri geçtiğimiz günlerde, Türkiye’den gelen iktidar ve ana muhalefet liderlerini ağırladı. Etkinliğin yapıldığı iki salonu da doldurdu vatandaşlar. Almanya’daki yazılı ve görsel basının Türkiye Başbakanı aleyhine günler önceden varan olumsuz yayınlarına rağmen, binlerce kişinin barış içerisinde, demokratik olarak karşı görüş ve protesto haklarını kullanması; adına Türkiye’de ‘’Almancı’’ denilerek küçümsenen, Türkiye’ de kendilerine demokratım diyenlere de güzel bir yanıt oldu. Bunda doğal olarak demokrasiyi iyi anlayıp uygulayan Almanya’nın da büyük bir katkısı var elbette. İzinsiz değil taş, kuş bile uçmadı. Gösteri ve karşı gösterinin en güzel örneğini sundu Köln şehri. Gelelim salon içine... Başbakanın konuşması merakla beklendi. Acaba ne söyleyecekti? Alman cumhurbaşkanı ile tartışmayı sürdürecek miydi? Başbakan Merkel’e bir laf atacak mı? diye herkes nefesini tutmuş’’ Ha şimdi Ha şimdi’’ derken, uzun süren konuşmasını bitirdi. Beklenenler olmadı. Ama o, orada bekleyen vatandaşlara bekledikleri heyecanı verdi. Türkiye’den hazırlanarak gelen sahne sunumu ve müzik seçimi ise konuşma öncesi gibi, sonra da etkileyici oldu. Sahne organizasyonun Almanya ayağı ise az kaldı bir kişi yüzünden güme gidiyordu. Neyse ki Başbakanlık korumalarının işlerini iyi yapmaları sonucunda sorun çözüldü. Değilse salona gelenler Türkiye ve buradan gelen sanatçıları dinleyemeyeceklerdi. Soma faciası düşünülerek her türlü şatafattan kaçınılmıştı. İçerik olarak diplomatik bir konuşma idi. Almanya’ya yönelik olumlu jestler kullandı. Malzeme olacak kelimelerden kaçındı. Muhalefet lideri ile ilgili konuşması ince hazırlanmıştı ve sanki salondakileri güldürmeye yönelikti. Konuşma bittikten sonra salondan ayrılanlar için gözlemlediklerim, aynı galip gelmiş taraftar psikolojisi içinde olarak evlerine döndüler.Gelelim Essen’eOraya gelenler, gönüllerinde eskilerin unutulmaz sözü ‘’Umudumuz Ecevit’’ çapında bir umut içinde olmak istiyorlardı. Acaba mı? Acaba mı? Şapkadan tavşan misalini kafalarından geçiriyorlardı. Salona girildiğinde diğer salona göre daha bir serbestlik havası esiyordu. Yaklaşık 4500 kişi vardı. Takımları maça çıkacaktı. Teknik Direktörleri iyi ve efendi bir kişiydi. Küme düşmeğe yüz tutmuş takımı vermişler al bunu şampiyon yap diye. Ne yapsın? Acaba bu Lider Orta Doğu ve Dünya coğrafyasında bu kadar yılanın, çıyanın olduğu bir yerde onları alt edebilecek miydi? Kafalarda sorular gitti geldi. Başkan gelmeden önceki salona bir baktım CHP nin yurtdışı çalışmalarında başarılı olması için önünde bayağı yol var. Çok şey öğrenmesi gerek. Sahneye foto sunumu koymuşlar. Aman o da ne? Arabesk’çe insanın içini karartan sunum. Üzüntü ve depresyona yol açan moral bozan stil. Hareketli müzik parçaları kulağa taciz: facia. Gürültü kirliliği. Üzüldüm bir müziksever olarak. Kırık plak gibi başa dönüyor yeniden defalarca. Sonunda sahne alan Kılıçdaroğlu sanki üç eski başkan karışımını hatırlatıyordu, sahnedeki duruşuyla. İsmet İnönü, Erdal İnönü ve Ecevit. Ama konuşmalarındaki yüklenmeler daha ağırdı diğer geçmiş başkanların uslubuna göre. Demokrasi ve hukuk devletine vurgu yaptığı konular iyi hazırlanmış da olsa, daha çok Başbakan üzerine konuşmaları salondan daha büyük tepki aldı. Salondakiler Essen şehrindeki Gruga salonunu terkederken onları da gözlemledim. Nasıl olsa, bu yıl şampiyonluğu kaçırdık havasında ve berabere biten maçın sonrasındaki taraftar görünümüyle biraz buruk olarak evlerinin yolunu tuttular. Dönüş yolunda, CHP nin yıllar önceden onur üyesi olduğunu söyleyen ‘’Mehmet Amca’’ ya konuşmayı nasıl bulduğunu sorunca ‘’ Yerinde konuştu ama doymadım ‘’ dedi. Bir çok gelen de ‘’Neden Niyazi Şahin’ler gibi yıllarca sosyal demokrasiye emeği geçenlerden yararlanılmıyor?’’ diye dert yandı.Fikret YOLA/KÖLN-ESSEN     

Yorumlar

Yorum Gönder