Elin Adamı


BCK_62082011 yılında Duisburg’ta gerçekleştirilen ekonominin analiz edildiği bir toplantıya katılmıştım. Toplantıya; Almanya’nın ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayan, yön veren işadamları ve yöneticileri katılmıştı... Alman ekonomisinin geleceği ve dünyadaki ekonomik gelişmelerin anlatıldığı toplantıya konuşmacı olarak ise, İsviçreli David Bossart davet edilmişti. Meraklıları için hemen belirteyim: O toplantıya katılma sebebim; ekonomiye yön verebilme kabiliyetim olduğundan değil... Çok zengin olduğumdan da değil. O gecenin fotoğraf çekim işleri bana verildiği için ben de oradaydım. Dünyaca tanınmış olan bu İsviçreli uzmanın ünvanı: Gelecek bilimci. (Zukunftsforscher). “Elin adamı” dünyanın ekonomide nasıl ve nereye gittiğini araştırıyor... Onyıllar sonra nelerin olabileceğini araştırıp anlatrak, yatırımcıları ve şirketleri uyarıyor. Bahsettiğim toplantıdan sonra ertesi günü Amerika’ya seyahat edip oralarda da bir çok yerde aynı seminerleri vereceğini öğrendiğim David Bossart, konuşma esnasında duvara yansıttığı bir grafikte, gelecekte dünyada süper güç olacak ülkelerin isimlerini vermeye başlayınca, gözlerimi duvardaki ekrana diktim. Kulaklarıma ve gözlerime inanamadım. “Elin adamı” gelecekte süper güç olacak ülkeleri saydı: Hindistan, Çin, Rusya, Yeni Osmanlı (Neue Ottomanen), ... Yeni Osmanlı kelimesini duyunca diğer ülkelere kulak asamadım. Yeni Osmanlı kelimesinden sonra hangi ülkeleri saydı, hatırlamıyorum. Size, 2011 yılının yaz aylarında gerçekleştirilen bir toplantıdan bahsettim. “Elin adamı” böyle diyor. Ya “bizim aydınlar” ne diyor? Bizim aydınlar tabii ki “amaneeeeng” diye başlayan “aydın havası” çalıyor. Her şeye “ideolojik” baktıkları için, gerçeği görmek istemiyorlar. Almanya’ya yı “ağlama duvarına” çeviren, bileti gönderilen “bizim aydınlarımız” ise buralara gelip Türkiye’nin ne kadar kötüye gittiğini anlatıp, bir eli yağda bir eli de balda yaşantılarına geri dönüyorlar. “Bizimkilerin” anlattıklarına inanamıyorum. Ben, Türkiye’nin gelişmesi ve gidişatı konusunda “aydın havası” çalan “bizim aydınlarımıza” değil de; “elin adamının” anlattıklarına inanıyorum.Not: Bu yazı 2013 Nisan ayında HABER Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yorumlar

Yorum Gönder