Karadeniz kızıyım neş’emi asla yitirmem!


Karadeniz kızıyım neş’emi asla yitirmem!

1992 Sinop doğumlu olan Ayça Ayşin Turan, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Mesleğine 2011 yılında yayımlanan Dinle Sevgili adlı günlük dizide Gülfem rolüyle başlayan Ayça Ayşin Turan, bu diziden üç yıl sonra ekrana gelmeye başlayan Karagül dizisinde Ada karakteriyle yerini sağlamlaştırdı. İlerleyen yıllarda Altınsoylar ve Meryem dizilerinde başrolde yer aldı. Birçok oyuncu gibi dijital platformlar için çekilen dizilerde de boy gösteren oyuncu, 2018 yılında yayımlanmaya başlayan Netflix dizisi Hakan: Muhafız dizisinde iki sezon boyunca Leyla rolüyle başrolü üstlendi. Ardından Arıza, Ada Masalı ve Kader Bağları gibi dizi filmlerde oynadı. Öte yandan Sevimli Tehlikeli ve Sevmek Yüzünden adlı uzun metrajlı filmlerde oynayan Turan, şu günlerde yeni bir sinema filmi için hazırlıklarını sürdürüyor.

Ayça Ayşin Turan ile siz okurlarımız için söyleştik...

Birçok oyuncu gibi dizilerde de dijital mecraların yapımlarında da görev aldınız. Aradaki büyük bir fark var mı?

Her şeyden önce dijital platformda her şey en başında belirlenir. Diziye çekilen hikayelerin başı sonu daima bellidir. Ne zaman bitecek, oynadığınız karakter kime ve nereye evrilecek, bunları biliyorsunuz. Televizyonun ritmi ise bambaşka. Her şey zamanla şekillenip tamamen farklı yönlere gdebiliyor. Gerçi onun da bilinmezliği heyecan verici. Bİr de yayınlanma zamanı var tabii ki. Dİjital mecralar için çekilen dizilerin ne zaman yayınlanacağı muammadır, diğerinde oynadığınız dizi o hafta, bilemedin bir hafta sonra yayımlanır.

Aradan geçen 13 yılda bir çok yapımda adınızı okuduk. En çok hangisi etkiledi sizi?

İnsan katkı sunduğu, emek verdiği her işi sever. Ve her birinin yeri ayrıdır. Yİne de sorunuza cevap olsun, Meryem dizisinin yeri sanırım bende bir başka. Meryem'in hayatın zorluklarına karşı tutunduğu güçlü tavır, bir kadın olarak beni çok etkilemişti.

Ya gönlünüzden geçen rol ya da yapım?

O kadar çok ki! Dram, fantastik, bilim kurgu, gerilim, tarihî… Ben zaten iş seçerken farklı karakterler olmasına özen gösteriyorum.

Bir sinema filmi hazırlığındasınız. Başrolü Serhat Teoman ile paylaştığınızı biliyoruz. Bize bu projeden biraz söz eder misiniz?

Henüz işin çok başındayız, proye dair ne kadar bilgi verebilirim doğrusu bilemiyorum. Ama izleyicinin çok eğleneceği bizim de çalışırken çok eğleneceğimiz bir yapım olduğu kesin. Filmkde İdil adlı karakteri oynuyorum. İdil nasıl biri diye soracak olursanız, içimizden biri, çoğu kişinin kendine çok yakın hissedeceği bir karakter. İdealleri olan, ideallerine ulaşmak için çabalayan, hayat dolu bir kız.

Biraz da sizden söz edelim. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? O günden bu yana hayat sizde neleri değiştirdi?

Karadeniz’de büyüdüm ben; o coğrafyanın enerjisinin de ruhuma yansıdığını düşünüyorum. Gülmeyi çok seviyorum. Mutsuzlukların kenarından köşesinden kaçmaya özen gösteriyorum. Çocukken de böyleydi. Sanırım mahalle ortamında büyüyen son kuşaktanım. Sokakta oyunlar oynardım bol bol. Belki de oynamaya olan tutkum o zamanlardan geliyordur.

Hayatınızda net bir dönüm noktası oldu mu?

Tabii ki. Kamera arkasından kamera önüne geçişim, yani oyuncu olmam, hayatımı baştan sona değiştirdi diyebilirim. Normalde çok sakin ve utangaç bir yapım var; ama oyunculuk böyle bir şeyi kabul etmez. Kendi sınırlarının ötesine geçip başka karakterlere hayat vermen ve onları anlamaya çalışman gerekiyor.

Bu huyumdan nefret ediyorum dediğiniz bir özelliğiniz var mı?

Etraftan söylenenlere göre dışardan, soğuk ve mesafeli bir insan olarak görülüyormuşum. Bunu değiştirmek isterdim. Bir de bu kadar sabırlı ve alttan alan bir insan olmak çok yorucu. Bazen karşındaki kırılmasın diye birçok şeyi içime atıyorum ve da zamanla ağır geliyor.

En rahat nerede hissediyorsunuz kendinizi?

Hiç tartışmasız kendimi işe vermişkin. Sette olduğum her an daha özgürüm. Rolün gereği Ayça olarak hiçbir zaman yapmayacağım şeyleri yapabiliyorum.

Ya setten çıkınca? O vakitlerde neler yapıyorsunuz?

Aslında 'paydos' dendiğinde bize pek zaman filan kalmıyor. Çoğunlukla eve dönüp ertesi günkü çekim programına göre hazırlık yapıyorum. Boş günlerde günlerin yorgunluğunu atmak için kendime vakit ayırmaya çalışıyorum. Biraz daha uzun boşluklarda muhakkak kısa ya da uzun tatil kaçamağı yaparım.

Mesleğinizde formu korumak önemli. Bunun için özel bir yönteminiz var mı?

Çok zor oluyor. Çünkü yemek yemeyi, özellikle tatlıyı çok severim. Eğer çalışmıyorsam kendimi özgür bırakırım. Ama set varsa disipline girerim. Sporumu yapar, beslenmeme dikkat ederim.

Sizi pek aktif görmüyoruz sosyal medyada!..

Pek öyle denemez, işim gereği elimden geldiğince aktif olmaya çalışıyorum. Paylaştıklarım benim için ya iş ya da anı oluyor. Paylaşım yapmadığım zamanlarda da sosyal medyada vakit geçirmeyi severim.

Ünlü olmak güzel. Ama ya yan etkileri?

Evet, birçok şeyi ona borçluyum. Tanınmak, sevilmek çok harika bir duygu ama bir o kadar da tehlikeli. Büyüsüne kapıldığında korkutucu bir noktaya da gidebilir.

Nasıl?

Düşünsenize moraliniz çok bozuk, kötü bir haber almışsınız ve hiç beklemediğiniz bir anda kameralar açılıyor. Konuşsan olmuyor, konuşmasan olmuyor. Ben de hala bu dengeyi tutturmak için çok çabalayanlardanım.

Yeni günü nasıl karşılıyorsunuz?

Hep aynı hayat mottomu kendime hatırlatarak: Bugün yeni bir gün, dünden daha güzel olacak. Olmaması için bir sebep yok.

 

Yorumlar

Yorum Gönder