Kara Tahta'nın Irmak'ı: MİRAY DANER


Kara Tahta'nın Irmak'ı: MİRAY DANER

Çocuk yaşta başladığı oyunculuk kariyerinde kendine emin adımlarla ilerleyen Miray Daner henüz 23 yaşında. Şu sıralar, TRT 1’de ekranında izlediğimiz ‘Kara Tahta’ dizisinde Irmak karakterini canlandırıyor. Hüzünlü, mutsuz, genç yaşta omuzlarına yüklenen ağır sorumluluğu taşımaya çalışan Irmak rolünde izlediğimiz Miray Daner, sorularımızı siz okurlarımız için cevapladı...

23 yaşındasınız ama 7 yaşında mesleğe beşlayan biri için az zaman da geçmemiş. Kendinizi yeterince büyümüş hissediyor musunuz?

Büyüklerimiz bir zamanlar "kaç yaşındasın" değil de “Kaç bahar gördün” sorusuyla anlamaya çalışırlarmış karşısındakinin yaşını. Her yaş aslında bir başka bakış açısı, bir başka olgunluk, bir başka bahara şahitlik etmek. Bu yaşım da benim yeni tecrübeler, yeni kazanımlar elde etmek için yepyeni bir fırsat.

O kadar küçük yaşta kamera önüne geçmeniz için birileri elinizden tutmuş olmalı. Nasıl başladı oyunculuk serüveniniz?

Vurguladığınız gibi oyunculuğa başladığımda daha 7 yaşındaydım. O yaşta başlamamış olsaydım bile hayat beni bir biçimde bu yola sokardı diye düşündüm hep. Gerçi biraz tesadüfler de belirleyici olmadı değil. Ama benim için çizilmiş çizgiler de yok değildi. Küçükken gezmeye çıktığımızda beni görenler, ailemin büyüklerini durdururlar ajans kartlarını tutuştururlardı ellerine. En sonunda bir tanıdığımızın ısrarıyla bir ajansa gidip fotoğraf çektirdim ve hemen ardından kendimi setlerde buldum. Serüven de bugüne kadar güzelliklerle devam etti.

Destek gördünüz mü sektördeki büyüklerinizden?

Her şeyden önce hep çok iyi ustalarla çalışma fırsatım oldu. Küçük yaşta mesleğe başlamış olmak avantajlı bir durum oldu benim için. Bu yüzden de şanslı hissediyorum kendimi. Öğrenmeye çok açık olduğum bir yaştı dolayısıyla çok gözlemledim, çok dinledim. Mesleki anlamda ise hep 7 yaşındaki Miray’ın merakı, heyecanı ve azmini hissediyorum.

Bir yola baş koyanların ilk korkusu, "Ya başaramazsam" düşüncesine kapılmaktır. Böyle bir korku yaşadınız mı?

Sadece mesleğimde değil herhangi bir konuda "ya başaramazsam" diye umutsuzluğa kapılmam. Üstüme düşeni en iyi şekilde yapmaya odaklanırım. Ancak, günün sonunda yaptığımız iş başarılı olmuşsa bu sizin azminiz kadar içinde bulunduğunuz ekibin sayesinde olmuştur. Tabii ki başarısızlık için de aynı şey geçerli. Başarısız ekipte her birey birbirini aşağı çeker.

O zaman biraz da yeni diziniz TRT 1'de yayınlanan ‘Kara Tahta’dan söz edelim...

Bu proje için teklif geldiğimde şöyle bir düşünmüş ve uzunca bir süre bir televizyon dizisinde yer almadığımı fark etmiştim. Çok özlemişim meğerse. Dijital diziler ve sinema filmimden dolayı da uzun süredir televizyondan gelen projeleri geri çevirmek zorunda kalmıştım. ‘Kara Tahta’ zamanlama ve hikaye olarak uygunluğu olduğuna inandığım bir projeydi ve içinde yer almaktan çok büyük mutluluk duydum.

Kara Tahta'nın Irmak'ı genç yaşta hayatın ağırlığını hissetmiş, güçlü bir karakter. Peki gerçek hayatta güçlü bir kadın nasıl olmalı?

Kadınlar sosyal hayatta hak ettiği saygıyı görebilmek için büyük mücadele veriyorlar. Bu hakları elde edebilmenin ilk şartı kendimize olan güveni kazanmaktır. Bence her kadının hatta her insanın ‘ekonomik şiddet’e maruz kalmayıp kimseye mecbur hissetmemek, kararlarını kendi verebilmek için bir meslek sahibi olması gerekiyor. Bu sadece maddi imkanlara sahip olmak anlamına gelmiyor. Hayatın her alanında daha özgür ve güçlü kılan bir durum bir mesleğe sahip olmak.

Dizide Furkan Andıç ile başrolü paylaşıyorsun. Ona dair neler söylersiniz?

Söz konusu rol arkadaşlığı ise hep çok şanslı olmuşumdur. Furkan da severek izlediğim ve yeteneğini takdir ettiğim bir oyuncuydu. İşine olan saygısı, özeni ve azmi beni çok etkiledi.

Bir de Bekir var. Sana sırılsıklam aşık. Böyle bir aşk, gerçek hayatta arzulanan bir şey mididr?

Bir kere hemen söyleyeyim Kerem Arslanoğlu, bekir karakterini çok iyi oynuyor. Ama Bekir’in aşkına gelince, tutku ve hırstan ziyade hastalıklı bir aşk. Ancak ben insanın sevgisinden önce sevme biçimini önemserim.

Bu çok önemli biraz açar mısınız, sevme biçiminin önemini?

Elbette. Bence önemli olan kişinin karşı tarafa sevgisini nasıl gösterdiğidir. Ülkemizde işlenen kadın cinayetlerinin yüzde 95’inin nedeni de bu hastalıklı sevme biçimi. İlişkilerin sağlıklı ilerlemesi için her şeyin dozunda ve birbirine saygı duyarak yaşanması taraftarıyım. Gerçek hayatımda da böyle saplantılı bir sevgiye maruz kalmak istemezdim.

Dizi serhat şehri Edirne'de çekiliyor. Orayı nasıl buldunuz?

Evet 'Kara Tahta Edirne’de çekiliyor. İnsanları da Edirne de çok güzel, samimi, sıcacık bir yer. Ancak şehrin hava şartları beni çok zorladı, acı soğuğu var Edirne'nin.

Uzun metrajlı filmlerde de oynuyorsunuz. Kaç film oldu şu ana kadar?

Çok küçükken yer almış olduğum bir kaç sinema filmi var fakat bütünüyle, tüm varlığımla içinde bulunduğum ilk sinema filmim Zeki Demirkubuz'un ‘Hayat’ adlı filmidir.

Güzelliğiniz kimden miras?

Öncelikle iltifatınız için teşekkür ederim. Annem çok güzel bir kadın benim gözümde, hayatımdaki genetik faktörlerin etkisini geçecek olursak. Yine de söylemek isterim ki, güzellik dış görünüşten ziyade doğrudan güzel hissetmekle ilgili, farklı bulup sevmediğin yönlerini sahiplenip kabul etmek, kendini sevmekle ilgili bir mesele.

Sanırım siz de büyük bir hayvan dostusunuz!..

Tabii ki! Evde bir köpeğim ve bir kedim var. Daha fazlasına aynı özenle bakabileceğimden emin olsam bu sayı her geçen zaman artardı.

Toplumumuzun hayvanlara karşı hassasiyetleri konusunda fikriniz nedir?

Bu konuda çok da olumlu düşüncelerim yok. ‘Hayvanları koruma yasası’ hayvanları gerçek anlamda koruyamıyor. Ciddi koruma tedbirleri alınması gerektiğini düşünüyorum. Son zamanlarda basında gördüğümüz hayvan katliamlarının, şiddetlerinin ve istismarlarının son bulmasını sağlayacak kanunlar çıkarılmalı. Masum bir cana eziyet etmenin bedeli para cezası olmamalı mesela.

Gençlerin yurtdışına gitme merakı var. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Eğer mesleğimi icra etmem anlamında soruyorsanız çok isterim. Ama hayatıma orada devam etmeyi kastediyorsanız sanırım istemem.

Yine mesleki bir soruyla noktalayalım söyleşimizi... Oynadığın roller arasında en unutulmaz olanı hangisiydi?

Yaş evrelerime göre oynadığım her karakter benim için çok özeldi, hepsiyle içten bir bağ kurdum. Hikayesi ve geçtiği dönem itibariyle Vatanım Sensin’de canlandırdığım Hilal karakterinin yeri biraz daha farklıdır bende.

Bir çığlık atsan onu ilk kimin duymasını istersiniz?

Kesinlikle annem ve ablam!

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder