Asla vazgeçmeyeceğim şey: Çocuklarım


Asla vazgeçmeyeceğim şey: Çocuklarım

Ekranlara veda eden "El Kızı" dizisinde Ezo Bozdağlı karakterini canlandıran Sevda Erginci, oyunculuk kariyerini şu sıralar tiyatro sahnesinde devam ettiriyor. "Sahip olduğum her şey için çok çalıştım. Hayatın bana getirdiklerini çabayla yontarak yaşayan biriyim..." diyen genç oyuncu, gelecek planlarını, hayata, aşka ve sanata dair sorularımızı siz okurlarımız için cevapladı...

Bu mesleği seçmenizde tesadüfler ve kader mi etkili oldu yoksa oyunculuk bilinçli bir tercih miydi?

Raslantı ve kader, bu kariyer yolculuğunda küçük bir etki yapmış oyabilir. Ancak bugün her neye sahip olmuşsam, tamamını büyük emekler sarf ederek kazandım. Bu yüzden raslantı ve kader dersek kendime büyük haksızlık etmiş olurum.

O vakit bu serüven küçük yaşlarda başlamış olmalı!..

Tabii ki. Zaten küçük yaşta oyuncu olmaya karar verdiğim için bu hissi o zamanlar için nasıl tarif edebilirim bilemiyorum. Ama bugün biliyorum ki bir şeyleri anlatmamın en rahatsız edici ve en etkili yolunu bulmuşum. O yaşlarda da oyunculuğun ruhuma ilaç gibi gelmesinin sebebi bu olabilir belki. Çünkü fazlasıyla içine kapanık ve hissettiğini anlatmaya korkan biriydim. Hatta hala biraz öyle sayılabilirim.

Oyunculuğu kendine amaç edinen biri neler yapmalı, hayatını nasıl düzenlemeli?

Yaşadıklarımdan yola çıkarak cevaplandırayım bu sorunuzu... Oyunun prova sürecinde eksiklerimi fark ettikçe, dizilerde çok çalıştığım yıllar içinde kendimi geliştirecek vakit bulamamam, kendime de mesleğime de büyük bir haksızlıktı. Herkesin yolu, yöntemi farklıdır fakat bir oyuncu bedenini, sesini kullanmayı bilmeli, merak etmeli ve keşfetmeyi asla bırakmamalıdır. Bu ciddi bir çalışma gerektirir. Ama ülkemizde bunu başarmak hepimiz için mümkün olamıyor bazen, çünkü ya kendinize yatırım yapacağınız parayı kazanamadığınız işleri seçmek, ya da para kazanabildiğiniz ama çalışmaktan vakit bulamadığınız işleri seçmek zorunda kalabiliyorsunuz.

İlk kez kamera karşısına geçmek nasıl bir histi?

Hem enfes bir düş hem de kâbus gibiydi. Hayatımda ilk defa kamera görmüştüm ve elimi kolumu nereye koyacağımı, nereye bakacağımı bilememiştim. Neyse ki ilk işimde çok güzel bir ekibe denk gelmiştim de sahneyi kesip beni sakinleştirip beş yaşında çocuğa anlatır gibi anlatarak yönlendirmişlerdi.

Sinema... Dizi ve tiyatro üçlemesinde ilk önceliğin hangisi?

Ben bir oyuncuyum ve türü ne olursa olsun sorumluluğunu aldığım her şeyi sahiplenirim ben. Ama ne yalan söyleyeyim, belki de çok yeni olduğum için sahnede hissettiğim heyecanı hiçbir yerde hissetmedim.

El Kızı, geçtiğimiz ocak ayı sonunda final yapmıştı. Şimdi yepyeni bir oyunla tiyatro sahnesindesin. Nasıl gidiyor oyunculuğun başkentinde işler?

Dizi biter bitmez tabiri caizse bavullarımı açamadan provalara koştum. İşin bu kısmı benim için anlatırken bile çok heyecanlı. Şu sıralar çok yönlü Fransız sanatçı Florian Zeller’ın ‘Anne’ adlı eserini oynuyoruz. İki aylık prova sürecinde son gün bile yeni şeyler keşfettiğimiz ve bunları doğru aktarmak için çok çalıştığımız, bizi çok heyecanlandıran muhteşem bir metin.

Ne anlatıyor Anne?

Aile yapısındaki tüm bireylerin, aile içindeki rollerini, zayıflıklarını, yaşama ya da birbirine tutunabilme çabalarını, zamanın onlara getirdiği gerçeklikleri ve değişimleri bir annenin sanrıları içinde çok cesur ve tertemiz bir dille anlatan bir oyun Anne. Bence herkesin aile içindeki bu rollerden en az birine sahip olduğundan anlayacağı ve etkileneceği bir oyun.

Bu oyunda senin oynadığın karakter için neler söylersin?

Oyunda oğulun kız arkadaşını oynuyorum. Annenin kaybettiği ya da olmaktan vazgeçtiği genç, hayat dolu, bir de üzerine annenin istediği her şeyi onun tam aksine cesaretle gelip alan, kısaca yine annenin aksine ‘yaşayan’ biri Elodie.

Yeni projelere gelince. Dizi, tiyatro, neler var bu yaz için sürpriz denilebilecek?

Olmaz olur mu?.. İlk defa bir yaz işinin içinde olacağım. Bunun için de ayrıca çok heyecanlıyım.

Sporla aranız nasıl?

İşin aslı, sporla çok düzensiz bir ilişkim var. Ne zaman spor yapmaya niyetlensem, kendimi nefes almaya bile fırsat tanımayan bir set hayatı içinde buluyorum. O yüzden spor benim hayatımda bir alışkanlık haline gelemedi maalesef. Öte yandan çok fit olduğumu da sanmıyorum. Gerçi çok da önemli değil, kendimi rahatsız hissettiğim noktada durdurup toparlıyorum bir şekilde.

İş karar vermeye gelince aklınız mı yönetir sizi yoksa duygularınız mı?

Hayatın bana sunduğu her bir şeyi dişiyle tırnağıyla kazananlardanım ben. Ne var ki her defasında aklımla hareket edeceğime dair sözler verip duygularıma yenilir ve bu yenilgiden de memnun bile olurum.

Genellikle dönem dizilerinde oynadınız. "Asla oynamam" dediğiniz bir karakter var mı?

Bu konuda ne söylenir bilmiyorum ama izleyip de “Ah keşke şu rolü ben oynasaydım” dediğim çok şey var.

Tabiat ve hayvan sevgisi bile tartışılır oldu son yıllarda. Bu konularda siz ne düşünüyorsunuz?

Dört hayvanla yaşıyorum evimde. Bazen onları ben doğurmuşum gibi hissediyorum, canımdan bir parço onlar. Ben pamuklara sararak bakarken insanların doğaya ve hayvanlara zulmü dünyayla ilgili en büyük kaygım.

Son sorumuz yine hayata dair olsun. Hayatta asla vazgeçemeyeceğiniz şey nedir?

Her şeyden önce çocuklarım.

Yorumlar

Yorum Gönder