"Muhteşem Yüzyıl"ın Handan Sultan'ı: Tülin


Tülin Özen, birçok dizi ve sinema projesinde yer almış, önemli bir oyuncu. Muhteşem Yüzyıl dizisinin Handan Sultan'ı, Ufak Tefek Cinayetler'in Arzu Küçükata Kaymaz'ı, özellikle bir efsaneye dönüşen Bir Başkadır dizisinin psikolog Gülbin'i, Kefe adlı postcast dizisinde karşımıza Ayşe karakterinde çıkıyor.

Kefe bir podcast dizisi.  Bu yapım, radyoların aktif olarak hayatımızda yer aldığı dönemlerde iyi bir dinleyici olanların zorlanmayacağı bir dizi. Kefe, dolu dolu bir metin ve dinlerken insanı sorgulayacağı bir dünyanın içine atıyor. Projenin içinde olan isimlerden Tülin Özen'e yönetmenlik denemesini salgın sürecinde yaşadıklarını sorduk...

“Kefe”, Türkiye’nin pek alışkın olmadığı dizisi formatında hazırlanmış bir yapım. Bize bu yepyeni tarzı anlatır mısınız?

Kefe, başlangıçta bir podcast dizisi olarak yazılmamıştı. Biz okuyup hikayeyi ve bahsettiği adalet sorularını çok sevdik ve dinlenirken takip edilebilecek bir hale getirmek için beraber çalışmaya başladık. İlk yaptığımız ‘Karanlık Bölge’den ve sonrasında yaptığımız ‘Denge’m’den farklı bir dili var, podcast dizileri yapmanın en güzel kısmı da bize farklı türleri deneyebilme şansı sunabilmesi. Şu ana kadar hep yeni bir şeyler deneyebildik.

Nasıl bir yapım Kefe?
Kefe konusu ve dili itibariyle belli bir yoğunluk, o yoğunluğun içinde mizah ve macera barındırıyor. Hem adalet üzerine sorular sorup, cevaplar aradığımız hem de bir polisiye takip edebildiğimiz ve tuhaf olaylar olurken ayaklarımızın yere ya da kavramlara basmaya devam ettiğini hissettiğimiz bir dil sunuyor. Bu anlamda tatmin edici bir hikaye sunabileceğimizi hissettirdi.Şüphe, araştırma ve adalet üzerine bir dizi Kefe. Alternatif bir iş olmasının yanı sıra sorgulayıcı ve yasaklı konular da ele alınmış sanki?

Aslına bakarsanız yasaklı hiçbir şey yok aslında. Zaten kurgu olan, hayallere ve insana dair sorular soran bir yapım nasıl yasaklı olabilir ki!.. Otosansür ya da korkudan öyle gibi gelebilir izleyenine. Ancak sorduğu hiçbir soruya, diretici ve yönlendirici bir cevap da sunmuyor. Belki herkesi kendi ‘adalet’ kabulünü sorgulamaya itiyor olabilir ama cevaplar için asla didaktik bir duruş almıyor ve bir cevap vermeye de çalışmıyor.

Bu projeyi alıştığımız anlamda bir dizi olarak seyredecek miyiz?

Proje bize geldiğinde podcast için değildi, görsele daha uygun bir haldeydi. Sonrasında görsel bir dünyaya da uyarlansa ne güzel olur tabi ki, ne kadar dinlenilir ya da izlenilirse o kadar mutlu olacağımız bir hikaye Kefe..

Seyircinin tepkisi ne oldu bu yapıma?

Bize ulaşan herkes çok mutlu dinlediği için. Dolu dolu bir şeylerden bahsetmeye çalıştığımızı ve gerçekten yukarıda da bahsettiğim gibi dinleyenin zekasına duyduğumuz saygıyı fark ediyorlar ve bundan da çok memnunlar. Tamamen dinleyenin kendi hayal gücüyle ilerleyen bir iş olduğu için, bu işin yaratıcısı olmaktan da memnunlar. Başar’ın onlara ve bize sunduğu ‘avukatlar dünyasının’ detaylarından memnunlar. Memnun olmadıkları her şeyi de zevkle dinlemeye hazırım ben açıkçası, konu Kefe olunca konuşmaya ve ilerlemeye devam etmek her türlü eğlenceli geliyor bana.

Biraz da oyuncu kadrosundan bahsedelim. Oyuncu seçimi nasıl yapıldı?

İlk aklımıza gelen isimlerle bize önerilenleri bir araya getirerek kadro oluşturduk. Biz oyuncular genel olarak her yeni şeyi denemeyi severiz oldum olası. Oyun oynamak işimizin içinde olduğu için ‘hah yeni oyun, bunun kuralları ne, hadi oynayalım’ heyecanı var bizde. Onun için genelde üç işte de teklif götürdüğümüz bütün arkadaşlarla, büyük küçük seve seve oynadık bu oyunu. Aslında herkesin eskilerden bildiği ama uzun zamandır (ya da hiç) yapmadığı bir deneyim olarak çok da keyif alınıyor genelde. Hayal gücü konusunda burada oyuncular çok özgür, hem de hiç durmadan seslendirirken hayal etmeleri gerekiyor.

Salgın gerçeği Kefe’nin kayıt ortamını etkiledi mi?

Elimizden geldiğince az kalabalık olduk odada. Bulunduğumuz mekanlar sürekli havalandırıldı, havası temizlendi. Yaptığımız üç işi de kovidli günlerde yaptık aslında.

Projede yer alma süreci nasıl başladı?
Ben ilk başta yönetmenlik yapmayı planlamamıştım. Kayıtlar bitince kurgusunu yapacaktım. Ama süreç içinde gösterdiğim çaba dolayısıyla bana bu mevki layık görüldü. Gelecekte bir daha yapar mıyım, pek sanmam!

Sözü dizi ve filmlere getirecek olursak? Özellikle sinema salgın sürecinde büyük bir durgunluk yaşadı ama dijital içerik üretme platformları çoğaldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Karmaşık geliyor ve değerlendirme yapabilecek kadar bilgili hissetmiyorum kendimi. Çok hızlı değişimlerin yaşandığı bir dönemdeyiz. Neyin neye evrileceği ya da evrilmeye zorlanacağını da bilmiyorum, tek bildiğim izleyicisi olduğum yerden benim sinemaya gitmeyi bırakmak, evde yalnızlaşmak gibi bir isteğim yok, hele salgın gibi bir zorunlu tecriti yaşadıktan sonra. Ben izleyici olarak kesin devam ederim.

Bu süreci nasıl geçirdiniz? Salgını anlatan bir iş istense sizden, nasıl bir şey ortaya çıkardı?

Çalışma fırsatı yakaladığım anda çalışarak geçti. Onun dışında normal hayatımda da daha çok evde olan bir insanım. Sadece bunun zorunluluk olmasından kaynaklı daha depresif bir durum vardı, hâlâ da var.

Bundan sonrası için hayat planları nelerdir?

Benim hayata dair pek planım olmaz. Gerçekleşen, gerçekleşmeyen ve gerçekleşmesini umduğum hayallerim var sadece.

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder