Afra, sorularımızı sizin için cevapladı


Afra, sorularımızı sizin için cevapladı

Öğretmen dizisinin Gizem karakterini canlandıran Afra Saraçoğlu, hayatında yaptığı en çılgınca işin oyunculuk olduğunu söylüyor. Daha önce “Fazilet Hanım ve Kızları” dizisinde Ece Çamkıran rolünde izlediğimiz genç oyuncu, "Bu mesleği çok seviyorum. Her ne kadar kulağıma çılgınca geliyorsa da bu işi seviyorum ben. Daha da önemlisi her yaşta oyuncu olmak, her yaşın karakterlerini başarıyla canlandırmak" diyor.

22 yaşındasın ve kısa sürede büyük yol aldın. Seni nasıl tanıdı insanlar?

Bana pek öyle kolay ve kısa gelmedi açıkcası. Kamera karşısına ilk kez Avşar Film imzalı 'İkinci Şans' adlı uzun metrajlı filmle geçtim. Daha sonra 'Fazilet Hanım ve Kızları' dizisinde rol aldım.

Sende nasıl izler bıraktı beyazcamdaki ilk rolün?
Birbirinden güzel insanlarla çalıştığım için her zaman bendeki yeri ayrı olacak.

Oyunculuğun en çok neyini sevdin?
Bu hemen cevap verilecek bir şey değil. Ayrıca mesleğimin birçok özelliğini seviyorum. İlle de söyle derseniz, bana verilen karaktere bürünmeye bayılıyorum. O ilk çalışmaları, başka bir insan haline gelmeyi.

Sanırım bunu pek çok oyuncu seviyordur. Kısa vadede büyük bir hedef koydun mu kendine?

Bu da tek başıma benim şekillendirebileceğim bir şey değil. Hayat ne getirir bilemem. Ne var ki ben her zaman mesleğimi yapıyor olacağım ve bir mesajı ve söyleyecek şeyi olan yapımlarda yer almaya gayret edeceğim.

Biraz da Öğretmen dizisinden söz edelim!..

Öğretmen dizisi kısa sürede çok sevildi. Geniş kitleleri etkiledi.

Dizide canlandırdığın karaktere dair neler söylersin?

Gizem 18 yaşında, zeki ve çalışkan bir kız. Kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir karakter. Yakın arkadaşı Rüya'yı kaybetmenin derin üzüntüsünü taşıyor. Gizem de Arif hocanın esareti altında olsa da aslında üzüntüsü çaresizliği onu bambaşka hesaplaşmaların içine sürüklüyor.

Covid 19 salgını dünyayı etkiledi. Setler de etkilendi bu durumdan. Orada zorlanıyor musunuz? Özellikle hijyen ve mesafe konusunda?

Sadece ben değil setteki herkes mümkün olduğunca mesafeye dikkat ediyoruz. Ve sık sık ellerimi yıkıyorum. Yani elimizden geleni yapıyoruz güvenli bir set ortamı için.

Herkesin eve kapandığı dönemde sen neler yaptın?

Çok gerekmedikçe evden asla dışarı adımımı atmadım. İki köpeğim var, birbirinden tatlı. Onlarla vakit geçirdim. Karantina öncesinde piyano derslerine başlamıştım. O arayı fırsat bilerek bol bol pratik yaptım. Okumaya fırsat bulamadığım kitapları okudum. Bir de annemle beraber yeni tarifler denedik. Hatta birlikte ekmek yapmayı öğrendik.

Salgından kendince bir ders çıkardın mı?

Kesinlikle!.. Bir kere hayatın akışına kapılıp ailemiz ve

sevdiklerimizle çok az vakit geçirdiğimizi farkettim. Onlara zaman ayırmak, günleri onlarla yaşamak bana çok iyi geldi.

Kamera arkası ve önü senin için fark ediyor mu?

Normalde nasılsam kamera karşısında da o olmayı, yaşım kaçsa onu yansıtmayı, kendi halimle görünmeyi tercih ederim. Bu yüzden ağır makyajlar vs. benden biraz uzak dursun. İlerleyen yaşlarda onlara ihtiyacımın olduğu günler gelecektir, o yöntemlere o zaman başvururum.

Sevmediğin bir özelliğin var mı?

Olmaz mı?.. Tabii ki mükemmeliyetçi olmam beni çok zorluyor. Bu özelliğimi hem çok seviyorum hem de çok yoruluyorum. Bazen düşünmekten başıma ağrılar giriyor neden daha iyisi olmadı diye. Ama düşününce her zaman daha iyisi tabii ki de var. Her şey kusursuz olacak diye bir kural yok.

Olağanüstü günler devam ediyor. Her şey normale dönse neler yapardım?

Her zaman yaptıklarımı. Ancak müziğin ağırlığı hep var hayatımda. Müzik hayatımın her alanında var. Onun dışında hep bir anı defterim vardır. Düşündüklerimi, o gün beni etkileyenleri yazarım. Aile benim için fikir almak, paylaşmaktır. Hem defterimle, hem annemle her şeyimi paylaşıyorum.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder